Bir Peri Masalı "Satışçının Hayatı"
Perşembe, Haziran 22, 2017
Satış sektörünü bir kariyer olarak seçen arkadaşlara yönelik yazı dizimiz devam ediyor. Bu günkü yazımızda bu mesleğin neler kazandıracağına, bunun karşılığında da bedel olarak hayatınızdan neleri götüreceğine bir göz atacağız.
1. İkna kabiliyetiniz artar
(Persuation)
Günümüzde, büyük satış ekiplerinin sahadaki mücadeleleri ve aldığı sonuçlarla ayakta duran şirketler, çalışanlarının, müşteri karşısındaki ikna becerilerini artırmak için her türlü desteği sağlıyorlar. Bu desteğin başında da "satışın psikolojisi" ve "ikna süreçleri" ne yönelik eğitimler geliyor. Şirketlerin bu ihtiyacından hayatını kazanan bir çok satış profesyoneli, danışman ve eğitim şirketi var. Satışçı olarak çalıştığınız şirket, "işletmelerde eğitimin ve geliştirme" nin önemini kavramış bir şirket ise bu eğitim şirketleri imdada koşuyor. İçlerinde satışın felsefesini çözmüş ve bu felsefeyi anlatmanın en ilginç yollarını bulmuş olanlar da var, hayatında bir tek satış bile yapmadan satış eğitimleri vermeye çalışanlar da. Zaten bir süre sonra sektörde, kimlerin "Master Yoda" kimlerin "aprantice" olduğunu çözüyorsunuz. Duayenler, satışın sırlarını anlatırlarken müşterinin beyninde neler dönüp bittiğini size etraflıca aktarıyor. Psikoloji ve ikna süreçleri konusunda da meraklı biriyseniz antenleriniz full kapasite size hizmet ediyor. Bir süre sonra, müşterilerle nasıl bir "satranç oyunu" içerisinde olduğunuzu fark ediyor ve satışla sonuçlanan her görüşmenin sonunda, kendinizi ödüllendiresiniz geliyor. Doğal olarak, sizde gelişmeye başlayan bu ikna kabiliyeti, aşk hayatınıza, dostluklarınıza ve daha bir çok şeye yansıyor. Ve ilişkilerinize tekrar format atmak durumunda kalıyorsunuz. Tevazuyu elden bırakmadığınız müddetçe bu sorun yaratmaz. Ancak, egonuzu besleyen bu yeni yeteneğiniz ile ilişkilerinizin geçmiş formatından intikam almaya kalkarsanız sonu cehennem olabilir.
2.Paraya Para Demezsiniz (No pain, no gain)
Şaka yapmıyorum.Satışçılık dünyanın en çok kazandıran meslekleri arasındadır. Tabii ki bu sattığınız ürüne ve çalıştığınız firmanın prim sistemine bağlı. İşi iyi bilen, "yetenek avcısı" diyebileceğimiz şirketler piyasadaki kalifiye satışçıları bu havuçla kendi cephelerine çekiyorlar. Ancak çok kazanmalarına rağmen, bir çok satışçının cebinde, ay sonunu getirecek para bulamazsınız. Finansal planlama becerileri ve uzun vadeli hedefleri olanlar "akarken doldurmayı" becerebiliyorlar. Bu arada akla şu soru geliyor elbette; "ne kadar kazanıyorlar ?". Bu soruya verilecek cevap tatmin edici, net bir cevap olmayacak. Zira ne sattığınıza, ne kadar sattığınıza ve şirketinizin prim sistemine bağlı olarak değişecektir.
3.Altınızdan Yel Geçer (Mobilization)
Bir çok şirket, ürünlerini ve hizmetlerini ülkenin bir çok yerine rakiplerinden daha hızlı ulaştırmaya çabalıyor. Yeni pazarlar bulmak, yeni müşterilerle sözleşmeler imzalamak, satış kadrosunun hızına ve mobilizasyonuna bağlı kuşkusuz. Bu durumun farkında olan şirketler, çalışanlarına iyi ya da kötü bir araba veriyor. Belirli koşullarda da depoyu fullemenizi sağlıyor. Arabanın markası, kişisel kullanıma açık olması, benzin kullanımı gibi durumları belirleyen ana faktör ise çalıştığınız sektör. Bazı sektörlerde standart haline gelen koşulların altında kalmak o şirket için sıkıntılı bir seçim.İlaç sektörü bunun için en iyi örneklerden birisi. İkinci unsur ise şirketin mali yapısı ve şirket kültürü. Çalışacağınız şirketi seçerken dikkat edilmesi gereken konulardan birisi de bu kuşkusuz. Psikolojik açıdan bir satışçının yapacağı en büyük hata, altına verilen arabayı bir süre sonra kendisinin sanması. Zira, bazı durumlarda en sevdiğiniz şirketiniz ile hayatınızın en büyük kavgasını yapabiliyorsunuz. Ve kavga bittiğinde yorgan da gidiyor. :)
4.Beş Yıldızlı Kaçamaklar (Annual Meetings)
Bir şirketin, bütün çalışanlarını bir araya toplayıp nabız yoklaması, sahanın (pazarın) sesini birinci ağızdan dinlemesi, satış hedefleri konusunda çalışanlarını motive etmesi ve eğitmesi çok önemlidir. Şirketler bu amaç doğrultusunda belirli aralıklarla çalışanlarını bir arada görmek ister. Vizyon toplantıları, eğitim toplantıları, strateji toplantıları ve bayii toplantıları bunlara en güzel örneklerdir. Bu toplantılarda amaca uygun ödüllendirme, eğitim ve yönlendirme faaliyetleri yapılır. Genellikle iki ila dört gün süren toplantılar genellikle Antalya'nın beş yıldızlı otellerinde yapılır. Sunulan ikramlar ve faaliyetler ile şirketiniz size gücünü hissettirmeye çalışırken, siz de bir yandan otelin etinden ve sütünden faydalanmaya çalışırsınız. Sizinle aynı işi yapan insanlarla tecrübelerinizi paylaşmak, yeni insanlarla tanışmak bu işin nimetleridir. Hayatında ilk defa gördüğü beş yıldızlı oteli adliye sarayı sanan bir çok Anadolulu genç, bu sayede farklı bir yaşamın kapılarını aralar ve kendine bir takım başarı sözleri verir. Şirketlerin arzu ettiği de budur zaten. :) (Film önerisi: Cedar Rapids)
5.Bize Kaça Gelirsin ? (Offers)
Bu, başarılı satışçıların müşterilerinden aldığı bir aşk teklifidir. Kazandığı parayı işine yatırarak daha güzel giyinen, daha iyi eğitimler alarak tavırlarını profesyonel bir iş adamı moduna getiren çalışanımız, altındaki arabanın da sağladığı itici kuvvetle kazandığı öz güvenini müşterilerine yansıtmaya başlar. Bu yansıtma sonucu müşterilerden bir takım iş teklifleri, aşk teklifi görünümünde kulaklarda çınlamaya başlar. Bu, sizin kaşenizin kıymete bindiği anlamına gelir. Gelen teklifleri akılcı bir kariyer perspektifinde değerlendirmeyen, aldığı ilk teklifte yalancı aşkın ritmine uyanlar, asıl kariyer şarkısını söylemekten mahrum olur. Altın yumurtlamayı yeni keşfetmiş tavuğa uygulanacak en büyük zulüm budur.
6. İnsan İçine Karışmak (Socialization)
Şu yalnız hayatlarımızın en güzel ilacı, en yalnız olduğumuz anda çalan bir telefondur belkide. Herhangi bir iş ortamında tanıdığı üç beş kişi yetmez satışçılara. Onlar sosyal ortamların insanlarıdır. Cep telefonlarının fihristi çoktan dolmuştur. Hatta bir çoğu ikinci bir telefon kullanır.Başarılı bir satışçı aynı zamanda tam bir sosyal bombadır. Öz güveni, hikayeleri, ikna kabiliyeti, yaşam tarzı ve tabii eğlenceli sohbetiyle sosyal ortamların aranılan cevherleridir.
Bütün bunlar kulağa hoş geliyor. Peri masalı gibi. Ancak saatler 24' ü vurduğunda bir satışçının nasıl bir bal kabağına dönüştüğünü bir sonraki yazımda anlatacağım. Bu arada atladığımı fark ettiğiniz konuları yorumlara eklerseniz sevinirim.
"Satışçılığın Kabuslarında" görüşmek dileğiyle bol satışlı günler dilerim.
Murat DURUKAN
0 yorum